Bu yazıyı en sonda duracak yazı olarak seçtim. Bundan önce yazdığım yüzlerce şey ve bundan sonra yazacağım binlerce şeyin arasında en son yazı olma talihi bu yazının başına düştü. Nedenini bilmiyorum. Öyle oldu işte.
İyi ki yazılar sadece bizim onlara söylettiğimizi dile getirebiliyorlar. Bize soru sormak veya itiraz etmek gibi bir meziyetleri iyi ki yok. Yoksa her yazıya neden kendisinin şöyle değil de böyle yazıldığını izah etmek epey güç olurdu. Bundan dolayı Z harfi ile başlayan bu yazıyı binlerce sayfanın içinde en sona yerleştirirken herhangi bir vicdan azabı duymuyorum.
Bu yazı en son yazı olacak.
Yani en son insan gibi bir şey. Daha gelip gidecek çok insan var ama son insan şimdiden aramızda.
En sonda duruyor olması bu yazıya ne kaybettirir onu bilmiyorum. Ama kazandırdığı bir şey var. Bu kazanç ise bir bakıma kader bilgisi ile ilgili. Kaderin ve kadere bağlı olarak doğum, ölüm, öncelik sonralık gibi meselelerin varlık için ne büyük bir muamma olduğunu biliyoruz. Bu yazının dışında hiçbir yazı kendisinin kaçıncı sırada olduğunu, yerinin neresi olacağını, kendisinin neyi anlatacağını bilmiyor. Oysa Z harfi ile başlayan yazı daha ilk harfi meydana geldiğinde son yazı olduğunu bilerek varlığa adım attı. Z harfi ile başlayacağı kendisine en baştan söylenmişti. Kayıt edildiği sayfada adı “Z harfi ile başladığı için en sonda duracak olan yazı” olarak konulmuştu. Sanırım bu herhangi bir varlığın başına gelebilecek en güzel şeylerden biri. Bunun için yaratıcısı olan bana müteşekkir olması gerektiğini düşünüyorum.
Böyle düşünüyorum ancak şükreder mi? Bilmiyorum. Nihayetinde benim kendisini yazmam için onun herhangi bir talebinin olduğunu hatırlamıyorum. Böyle bir şeyin olması da zaten muhal çünkü ben kendisini var etmeden evvel onun benden bir talepte bulunması mümkün değil. Talep edecek hale geldiğinde ise zaten var olmuş oluyor bu yüzden var edilmeyi talep etmesine gerek kalmıyor.
Bu yüzden benim “Z” den bana şükretmesini beklemem kendi yaptığım iş için bir tutarsızlık olacağından minnet ve şükran beklemeyi bir kenara bırakıp bunun üzerinde nasıl tasarrufta bulunacağımı ve “Z”nin içine neler yazacağımı düşünsem iyi olacak.
Mesele “Z” harfi ile başladığına göre yine bu harfle devam etmesi ve neticelenmesi uygun olacaktır.
Bir tür “Z” sözleri lügati yapmalıyız. Sonra yine “Z” sözlerinin şerhini de yapabilir miyiz diye bir düşünce içinde olmalıyız.
Düşünmeliyiz, yapabilmeliyiz dediğim şeyler aslında günümüzde akademik çalışmalarda çalışma planı olarak yazıların başında yer alan şeyin aynısı. Ancak biz akademik bir çalışma yapmadığımız için haliyle akademik plan da yapmıyoruz. Sonra yapılan planların çoğunlukla kader-kısmet-nasip-felek olarak adlandırılan zaman tanrıları tarafından geçersiz kılınmak üzere saldırıya uğratıldıklarını da çok iyi biliyoruz. Nihayetinde altı milyar insan her gün yaptıkları planların altında ezilmekte ancak yine de bu alışkanlıktan kurtulamamaktadırlar. Oysa hayvanlar kader-kısmet-nasip-felek isimli plan düşmanlarının yetki ve kudretini bizden çok daha iyi bildiklerinden asla plan yapmazlar. Olduğu gibi, geldiği ve gittiği gibi doğmayı, yaşamayı ve ölmeyi tercih ederler.
Madem mesele kader-kısmet-nasip-felek dörtlüsünde açıldı “Z” lügatimize bu sözlerin hepsinin göbek bağı ile bağlanmış olduğu ZAMAN sözcüğü ile başlayabiliriz.