Bugün, Rusya’daki farklı düşünce merkezlerinin 2018 ile ilgili projeksiyonlarını okuma fırsatım oldu. Her yerde olduğu gibi burada da farklı ideolojik kesimler arasında tartışmalar yaşanıyor ve her kesim kendi baktığı yerden argümanlar üreterek Rusya’nın dünyadaki pozisyonuna yön vermeye çalışıyor. Aşağıda iki farklı kutbu temsil eden düşünce merkezlerinin Ortadoğu ile ilgili analizlerinden kısa alıntılar yer alıyor.
Rusya’nın liberal düşünce merkezlerinden biri olan Russian İnternational Affairs Council uzmanlarından Maksim Suchkov Rusya ve ABD’nin Ortadoğu stratejilerini karşılaştırdığı analizinde şunları söylüyor:
Rusya için “Ortadoğu Pazarı” siyasi, ekonomik alanlarda olduğu gibi enerji ve askeri teknoloji alanında da yeni imkanlar doğurdu.
ABD için, sürekli krizlerin yaşandığı Ortadoğu taşınması zor bir yük haline dönüştü.
Şimdilik Rusya, Ortadoğu’da yaptığı “yatırımlardan” iyi bir kazanç elde ediyor. Savunma alanındaki siparişler artıyor. Tarım ürünleri ve nükleer enerji sektörü umut vadediyor. Ortadoğu’dan Moskova’ya gelen çok sayıdaki heyet Rusya’nın desteğini alarak bölgesel sorunları çözmekten ziyade, kendi şahsi sorunlarının çözümü için geliyor. Moskova’nın bu durumda da bir kazancı var. Demek ki Rusya’nın sözüne kulak asılıyor ve ondan çekiniliyor.
Ancak Rusya bu süreçlere daha fazla dahil oldukça, oluşan beklentiler Moskova için taşınması zor bir yüke dönüşebilir. Suriye operasyonu bütün başarısına rağmen Moskova’yı Suriye’nin geleceği ile ilgili savaş sonrasında ortaya çıkacak sorunlarla ilgilenmeye zorluyor (Esad’ın siyasi geleceği, insani sorunların çözümü, ülkenin yeniden yapılandırılması ..vs). Suriye savaşındaki diğer aktörler Rusya’yı bu sorunların çözümünde rol ve sorumluluk alması için öne sürüyor. Ancak Rusya’nın bu sorumlulukları üzerine alması çok masraflı bir yük oluşturacaktır. Rusya’nın bu tuzağa düşmemek için 2018 yılında yapması gereken şey, bölgede çözümden yana olan yapıcı aktörleri sürece dahil etmek olmalıdır. Moskova’nın siyasi nüfuzu, askeri varlığı ve belirli bölgelerin ve kaynakların kontrolünü elde ederek geçen yıl kazandığı avantajlar bu süreçte işine yarayacaktır.
Rusya ile ABD arasında potansiyel rekabet noktalarından biri ABD’nin Suriye’deki askeri varlığı olacaktır. Rus siyasi ve askeri yönetimi ABD askeri varlığının terör gruplarını beslediğine kesin olarak inanıyor. ABD ise askeri varlığını sürdürmeye kararlı görünüyor.
Avrasyacılara ait geopolitica.ru sitesinde Trump yönetimindeki ABD’nin jeopolitik durumu ve Ortadoğu ile ilgili geniş analizlere yer verilmiş. 2018 yılı için öngörüleri de içeren analizlerde öne çıkan noktalar şöyle:
Şu anda Rusya, Türkiye ve İran ve bu devletlere bağlı güçler bölgede jeopolitik dengeyi sağlamaya çalışıyorlar. Ancak bu durum ABD ve globalistler tarafından tehdit edilebilir. Trump, bugün iç meselelerle uğraşıyor ve ABD’nin dikkatini bölgeye yöneltmesi zor görünüyor. Ancak özellikle İsrail’e karşı ciddi bir tehdidin ortaya çıkması durumunda ABD, bölgedeki kayıplarını kazanca çevirmek için adımlar atabilir.
Moskova-Tahran-Ankara üçgeni 2018 yılında ciddi sınavdan geçecek. Bu üç gücün sadece ittifakı koruması değil aynı zamanda Ortadoğu bölgesi için kendi planını ortaya koyması gerekecek.
Türkiye’de ideolojik bir kriz var. Batı ile bozulan ilişkiler Türkiye’yi ekonomik kriz veya yaptırımlarla baş başa bırakabilir. Bu süreç yavaşlatılabilir ancak iptal edilemez. 2018 yılında Türkiye NATO’dan çıkmasa bile bunun ilk adımlarını atabilir.
Trump’ın ABD başkanlığına seçilmesi her şeyi değiştirdi.
Trump İran’la nükleer anlaşmayı bozdu. Nükler anlaşma İran’da reformcu akımların güçlenmesini sağlayacak ve ABD’nin İran’daki reformcu elitlerle irtibatını güçlendirerek İran “perestroykasını” başlatacaktı.
Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasının ABD’ye bir faydası olmadı. Ancak ABD’nin Ortadoğu’daki bütün ajan ağları sıkıntıya düştü. Bu kadrolar, Obama tarafından garanti edilen “ne Filistinliler ne İsrailliler” politikasının daha uzun süre devam edeceği politikasına güvenerek ABD ile işbirliğine girmişlerdi. Trump, Kudüs kararı ile bu durumu radikal şekilde değiştirdi. Attığı bu adımlarla Trump aslında Büyük Ortadoğu Projesinin hayata geçirilmesini engelliyor.
Bugün dünyanın geleceğini belirleyen süreçler Ortadoğu’da belirleniyor. Rusya,Türkiye ve İran arasındaki ittifak önem kazanıyor bu durumda. Ancak bu ittifak da Kürt meselesinin çözümüne bağlı. Kürtlerin aslında hiç kimseye bağlı olmadığını ifade etmek gerekiyor. Kürtler kendi topraklarında, kendi dünyalarında varlıklarını sürdürüyorlar. Kürtlere vadedemeyeceğimiz tek şey bağımsız ulusal Kürt devleti olacaktır. Çünkü ulus devlet modeli artık geçmişte kaldı. Eğer Kürtleri ulus devlet beklentisinden uzaklaştırabilirsek, Moskova-Tahran-Ankara ekseninin içinde Kürtler de yer alabilir.
https://www.geopolitica.ru/article/globalizaciya-i-eyo-vragi https://www.geopolitica.ru/article/blizhniy-vostok-prognozy-na-2018-god