Avrasya Birliği Ya da Tarihin Dönüşü

Yirmi yıl aradan sonra tarihin geri dönüşüne şahit oluyoruz. 1991 yılında sonu ilan edilerek geçmişin kan ve gözyaşıyla kaplı raflarına kaldırıldığı ilan edilen Tarih, kitapta durduğu gibi durmadığını ve oyununu bildiği gibi oynamaya devam ettiğini hepimize yeniden gösterdi. 2008’de küresel kapitalizmin kabesi ABD’de finans piyasalarının çökmesi dünya sakinlerinin zihninde her ülkede yaşanabilecek bir ekonomik kriz gibi algılanmaktaysa da Tarihin dilinden anlayanlar için başka bir gelişmenin habercisiydi. Dünya düzeni çıkmaza girmişti ve kendisine yeni bir mecra arıyordu. Aslında her şey Hegel’in epey zaman önce ‘’Tarihin öğrettiği en önemli şey halkların ve yönetenlerin tarihten hiçbir şey öğrenmedikleri ve bunlardan alınabilecek derslere göre davranmadıklarıdır’’ şeklinde formüle ettiği insan-tarih ilişkisinin tabiatına uygun olarak seyrediyor. Kurulan her düzeni saadet çağının başlangıcı, düzenin son demlerini de kıyamet alameti şeklinde algılamak binlerce yıldır yapa geldiğimiz bir şey. Pax Romana’nın sonunun gelmeyeceğini düşünenlerle, Pax Ottomanica’nın yada üzerinde güneş batmayan Britanya imparatorluğunun, Proleter Sovyet İmparatorluğunun ebediyen dünya üzerinde hüküm süreceğine inananlar elbette sadece onun ideologları değildi. İçinde yaşayan halkların da buna inandığını söyleyebiliriz. Belki de bunun için hayattaki en zor eylem halk kitlelerini içinde yaşadıkları düzenin değişebileceğine ikna etmektir.

Nikolai Berdyaev ‘’Hegel hiçbir yerde Rusya’daki kadar kariyer yapamamıştır’’ diyor. Batıcılardan Slavofillere, Sosyalistlerden Avrasyacılara kadar Rus düşünce hayatının serüvenine bakılınca Berdyaevin bu tespitinin hiçbir mübalağa içermediği görülür. Tarihten ders alamama noktasında ise Rusların diğer milletler kadar başarılı (başarısız) olduklarını söyleyebiliriz.

1991 yılında Rusya, sosyalizm ideolojisi üzerine kurulmuş olan imparatorluğu kendi iradesi ile tasfiye ederken birçok yorumcuya göre gelecekte daha büyük bir hamle yapmak için bu adımı atmaktaydı. Kitabi sosyalizm ile reel hayatın gerçekleri ve çelişkileri arasındaki uçurum devleti yönetenleri ve aydınları, bu oyunu daha fazla sürdürmenin hiçbir anlamının kalmadığını itiraf etmeye zorluyor ve tarihte eşine pek rastlanmayacak bir karar ile imparatorluk kendi kendisini tasfiye ediyordu. Ülkemizin dış politika yapıcılarının o yıllarda bu gelişme karşısında büyük bir şaşkınlık yaşadıkları ve ‘’Sovyetler yeniden dirilebilir, adımlarımızı dikkatli atalım’’ şekline değerlendirmeler yaptıkları malumdur. Sovyetler yeniden dirilmedi. Onun yerine ikame edilen Bağımsız Devletler Topluluğu bir tür ara dönem kuruluşu olarak Birlikten ayrılan devletlerin yeni serüvenlerine intibak sürecini sağlıklı sürdürmelerini ve ileride yeniden tesis edilecek entegrasyonun alt yapısını oluşturmayı amaçlıyordu. Ara dönemden en büyük beklenti, Rusya’nın ve birlik devletlerinin sosyalist ideolojiden ve onun siyasi ve iktisadi zihniyetinden kurtularak dünya piyasaları ile rekabet edecek bir düzeye gelmesi, liberal ekonomiye geçişin sağlanması idi. Bunun sağlanamaması durumunda ABD ile girdiği silahlanma yarışından ve Afganistan işgalinden büyük hasar görerek çıkan Rusya’nın Orta Asya’dan, Doğu Avrupa ve Kafkaslar’a kadar bütün bölgelerde nüfuzunu kaybetme tehlikesi mevcuttu. Bağımsız devletler Topluluğu da tam bu noktada fonksiyonel bir görev icra ediyor ve Sovyet döneminde oluşturulmuş olan ortak siyasi ve kültürel değerlerin muhafaza edilmesini sağlıyordu.

Yeni Avrasyacılığın teorisyenlerinden, Aleksandr Dugin Rusya’nın varlığını korumasının tek yolunun Avrasya birliği kurmaktan geçtiğini söylerken kendi ülkesinde bile çoğu yorumcu tarafından hayal görmekle itham ediliyordu. Çok az kişi Rusya Federasyonu idarecilerinin eski Sovyet yapılanmasını andıran bir birlik kurmak için yeniden adım atacağını düşünebilirdi. Bir dönem aradan sonra devlet başkanlığı koltuğuna üçüncü defa oturmaya hazırlanan Vladimir Putin 4 Ekim 2011 günü İzvestia gazetesine yazdığı bir makale ile Avrasya birliğini kurmaya hazır olduklarını dünyaya ilan etti. Kurulması öngörülen birliğin ‘’Dünyada yeni bir merkez oluşturmayı’’ hedeflediği ve kurulacak birliğin Avrupa ile Asya-Pasifik bölgesi arasında köprü görevi üstleneceğini’’ makaleden okuyabilmekteyiz. Metnin neredeyse tamamının dünyadaki iktisadi gelişmeler, birlik kurma çabaları ve Avrasya birliğinin bu süreçte sağlayacağı katkı üzerine kurulduğunu söylemek mümkün. Ama satır araları okunduğunda, dünyanın yeni bir düzen arayışına girdiği ve bu sürece Rusya’nın doğal müttefiki olarak kabul ettiği ülkelerle birlikte girme çabası içinde olduğu açıkça göze çarpıyor. Kazakistan ve Belarus’la başlayacak birlikteliğin kısa bir zamanda birçok BDT ülkesini de kapsayacağı belirtiliyor. Bunların tamamının imkan dahilinde olduğu ve aslında birliğe dahil olması beklenen devletlerin bazılarının da birleşme beklentisi içerisinde olduğu da biliniyor. Burada esas önemli nokta ekonomik birlik olmanın ötesinde jeopolitik bir güç merkezi olmak iddiasıyla yola çıkan Avrasya Birliği projesinin ideolojik temellerinin nasıl oluşturulacağı. Avrasyacılığın hem klasik hem de Neo versiyonunun mutlakıyetçi bir devlet sistemini savunduğu, demokrasi, insan hakları, serbest piyasa gibi kavramları pek ciddiye almadığı biliniyor. Mevcut dünya düzeni yıkılıp yeniden kurulmayı beklerken Rusya, içinde bulunduğumuz bölgeyi de derinden etkileyecek bir adım atmaya hazırlanıyor. Bu adımın başarı şansını şimdiden tahmin etmek ve getirilerinin ne olacağını kestirmek şimdilik güç olabilir ama Hegel’in, yazının başında tarihin tekerrürü ile ilgili sözlerini aklımızda tutarak ‘’Avrasya Birliği Projesinin’’ nasıl bir seyir izleyebileceğini az çok tahmin edebiliriz.

Ekim 2011- Milat Gazetesi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s