DEVRİM DERSLERİ: AÇ İNSAN VE JEOPOLİTİK

2005 yılında Kırgızistan’da halk ayaklanması Askar Akayev’i yönetimden uzaklaştırdığında Orta Asya’nın bu küçük ülkesinin bölgede demokrasi adacığına dönüşeceği düşünülüyordu. Ancak aradan geçen beş yılda devrimin başarısız olduğu anlaşıldı ve yeni bir devrimin eşiğine gelindi

Bugün Kırgızistan’da yaşanan ayaklanmanın büyük oyunun bir parçası olduğuna dair yorumlar yapılıyor. Bu yorumların çoğunda haklılık payı olduğunu söylemek mümkündür. Rusya ile ABD arasındaki nüfuz mücadelesinde aynı zamanda, ABD ile Çin’in jeopolitik mücadelesinde Kırgızistan, bölgenin diğer ülkeleri kadar önemli bir yer tutuyor. Konuya Orta Asya iç jeopolitiği açısından baktığımızda ise Kazakistan-Özbekistan, Özbekistan-Tacikistan rekabetinin ve üstünlük kurma çabalarının içinde Kırgızistan’ın yine önemli yer işgal ettiğini görüyoruz. Ancak Ukrayna’da olduğu gibi Kırgızistan’da da devrim sonrasında oluşan şartların herhangi bir dış müdahale olmadan da halkın ayaklanması için gerekli şartları oluşturduğunu bilmek gerekiyor. Bu gerçekler göz önüne alınmadan jeopolitik ve strateji eksenli değerlendirmelerde bulunmak konunun tam anlamıyla kavranmasını engelleyecektir. 7 Nisan 2010 günü çıkan olaylardan sonra Batı medyasında yer alan yorumların çoğunda “ABD Manas üssünü kaybedecek” korkusu hâkimdi. Ülkenin demokrasi vadiyle açlık ve sefalete, ülke halkının da Rusya ve Kazakistan’da insanlık dışı şartlarda ekmek arayışına itilmiş olması demokrasi ihracatçıları için fazla bir anlam ifade etmiyordu.

Kurmanbek Bakiyev iktidara gelirken Akayev döneminde ülkenin tamamını etkisi altına alan yoksulluk, yolsuzluk ve siyasi baskıyla mücadele edeceğini vaat etmişti. Ancak iktidara geldikten kısa bir süre sonra kendisini iktidara taşıyan güçleri tasfiye etmeye girişti ve çok sayıda siyasi aktörü muhalefet saflarına katılmaya zorladı. Devrimi birlikte gerçekleştirdikleri Roza Otunbayeva, Feliks Kulov, İsmail İsakov gibi isimlerin tasfiye edilmesi ve 2009 yılında Bişkek’in gri kardinali olarak anılan Medet Sadırkulov’un şüpheli bir ölümle ortadan kaldırılması gibi gelişmeler Bakiyev yönetiminin Akayev’den daha otoriter bir yönetim kurmaya çalıştığını gözler önüne serdi. Bu isimlerin yanında  2005 devriminin finansörlerinden olan ve Kırgızistan’ın en güçlü kriminal otoritelerinden olan Bayaman Erkinbayev, Rıspek Akmatbayev gibi kişiler de suikastlarla ortadan kaldırıldılar. Başta Bakiyevin oğlu Maksim Bakiyev olmak üzere ailenin çeşitli üyeleri ülkenin önemli kurumlarının başına getirildiler. Maksim Bakiyev son yıllarda devletin bütün işlerini kontrol eden kişi olarak görülüyordu. Bakiyevin kardeşi Jaşın Bakiyev güvenlik birimlerinin başına geçti, diğer kardeşleri diplomatik görevlerle Almanya ve Çine yollandı.

Olaylara Rusya’nın nasıl müdahil olmuş olabileceği konusu da bugün yoğun olarak merak ediliyor. Bu soruya cevap vermeden önce Rusya’nın Kırgızistan için ne anlama geldiğine değinmekte yarar var. Çin sınırında bulunan Kırgızistan bu ülkenin son yıllarda aşırı derecede artan nüfusuna yeni yerleşim alanları bulma arayışı çabaları karşısında Kazakistan gibi ciddi bir çekince yaşıyor. Dolayısıyla Rusya tarafından desteklenmek ve Rusya’nın dengeleyici konumundan yararlanmak Kırgızistan için büyük önem arz ediyor. Bunun yanında Rusya, Kırgızistan halkının büyük bir bölümünün geçimini temin etmek için çalışmaya gittiği ülkelerin başında yer alıyor. Rusya’da inşaat işçiliği, sokak temizliği gibi ağır işlerde çalışan yaklaşık 400 bin Kırgız bu ülkenin işgücü açığını kapatmada önemli bir görev üstleniyor. 2004-2008 yılları arasında yaklaşık 200 bin Kırgızın Rus vatandaşlığına geçtiği ve bu geçişin günümüzde de devam ettiği biliniyor. Dolayısıyla hangi siyasi grup iktidara gelirse gelsin Rusya ile normal ilişkilerini korumak zorunda olduğu biliniyor. Bakiyev yönetimi de 2005’te iktidara geldiğinde Ukrayna ve Gürcistan’daki devrimcilerin aksine Rusya ile iyi ilişkiler içinde olması gerektiğini bilerek hareket etti. Buna rağmen Rusya’nın Bakiyev yönetimiyle birtakım sıkıntılarının olduğu da bilinmekteydi. Bu sıkıntıların başında Manas askeri üssü ile ilgili Kırgız yönetiminin kesin bir tavır almayışı ve Rusya’ya verdiği sözleri yerine getirmeyişi geliyordu. Manas’tan ABD’lileri çıkartması karşılığında Moskova, Kırgızistan’a 2,5 milyar dolar kredi ve 150 milyon dolar yardımda bulunmayı teklif etti. Bakiyev’in bu teklifi kabul etmekle beraber ABD’nin de Manas’ın kirasını 60 milyon dolara yükseltmesi halinde burada kalmaya devam edebileceğini vaat ettiği biliniyor. Bununla kalmayarak, Rusya’nın Kırgızistan’a piyasa fiyatının altında sattığı petrol ürünleri Bişkek’te Bakiyev ailesinin kontrolünde bulunan işadamlarının eliyle Manas’taki ABD üssüne satılıyor ve bu satıştan yılda 60 milyon dolar civarında gelir elde ediliyordu. Başbakan Danyar Usenov ile son dönemdeki görüşmelerinde Putin bu konudaki rahatsızlığını dile getirmiş ve bu ticarete son verilmesini istemişti. Bu sorunun çözülmediğini gören Moskova; Kazakistan, Rusya ve Belarus arasında kurulan gümrük birliğini gerekçe göstererek petrol fiyatlarını yükseltme kararı aldı. 1 Nisan tarihinden itibaren uygulanmaya başlayan yeni fiyat tarifesi zayıf Kırgız ekonomisini alt üst edecek bir hamle niteliği taşıyordu. Benzin fiyatlarının bir anda yüzde 30 civarında artması aynı anda hayatın bütün alanlarını etkilemeye başladı. Halkın sokaklara çıkmasında en büyük etkenin ekonomik sıkıntılarla ilgili olduğu göz önüne alındığında bu hamlenin ne anlama geldiği daha iyi anlaşılıyor.

Halk ayaklanmasına yol açan süreç değerlendirilirken üzerinde en çok durulması gereken bir diğer nokta Kırgızistan’daki devlet yönetiminin klan rekabeti üzerine kurulduğu gerçeğidir. Sovyet sistemi bile bu yapıyı ortadan kaldırmayı başaramamış ve günümüze kadar ülkenin siyasi yapısında klan ilişkileri ve akrabalık bağları etkili olmayı sürdürmüştür. Bu yapı, güçlü olan klanın diğer klanları iktidardan uzaklaştırması ve ülkenin tek başına hâkimi olmaya çalışması ilkesiyle ayakta duruyor. Benzer bir durumun diğer Orta Asya ülkeleri için de geçerlidir.

Akayev döneminde kuzey klanı iktidarı elinde tutarken, Bakiyevle birlikte güneyliler iktidara geldiler. Ülkedeki büyük çoğunluğu iktidara dahil edemeyen bu yönetim anlayışı çoğunluğun desteğini kaybetmekle kalmadı, muhalefetin de aşırı derecede güçlenmesine yol açtı. Halkın desteklediği birçok siyasi isim Bakiyev karşıtı hareketin bayraktarları arasına katıldı. 17 Mart 2010 günü Bakiyev yönetimine ültimatom veren muhaliflerin isimlerine göz atıldığında bu isimlerin hepsinin 2005 yılında Bakiyev’i iktidara getiren süreçte aktif rol aldıkları görülüyor. Dolayısıyla Kırgızistan siyasetinde profesyonel devrimcilerin rol almaya başladıklarını söylemek mümkündür. Bu kadroların önümüzdeki günlerde nasıl bir düzen kuracakları ve ülkeyi nasıl bir geleceğe sürükleyecekleri ise şu an için meçhul. Yeni gelenler eskilerin hatalarını tekrarlamayı sürdürdüğü ve bölge ile ilgili projeler geliştiren aktörler ülkede yaşayan insanların beklentilerini göz ardı etmeye devam ettiği sürece Kırgızistan’ın kargaşa ve çatışma ortamından kurtulması yakın vadede zor olacaktır.

Nisan 2010 – Star Gazetesi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s